Haber

Merkez Bankası Başkanları Dolar ve Piyasa Savaşını Faizleri Yükselterek Kazandı

Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine Mehmet Şimşek’in gelmesiyle birlikte Eylül 2021’den bu yana uygulanan ekonomik modelin sonuna gelindiği açıklandı. Ekonomik model düşük faiz politikasına dayandığı için yüzde 19’da başlayan kurs yüzde 8,5’te sona erdi. Bu da hem piyasa kurlarının ayrışmasına hem de döviz kurunda sıçramaya neden oldu. Yeni Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’dan farklı adımlar bekleniyor. Ancak geçmişte faiz oranlarını yükselterek ikisini birden düşüren Merkez Bankası Başkanları vardı. Faizi deyim yerindeyse silah olarak kullanan, bir kez havaya ateş ederek piyasa faizlerini ve döviz kurlarını indiren Merkez Bankası başkanlarına bir göz atalım.

Mehmet Şimşek, “mantıklı” diyerek görevi Nureddin Nebati’den devraldı. Bu durum piyasalarda “faiz indirimi bitti” şeklinde algılandı. Merkez Bankası Başkanı değişince faiz artışı beklentiye dönüştü.

Uzun bir aradan sonra TCMB’den ilk faiz kararı Hafize Gaye Erkan piyasalarda heyecan yarattı. Tabii bu heyecanın bir kısmı bağlantı konularına dayansa da ilk ve yeni olduğu için şimdilik odak karar üzerinde oldu.

Dolar/TL de seçim öncesi daha sıkı baskıya uğrayıp seçim sonrası biraz serbest kalınca istikrarsızlaştı. Yeniden kontrol altına alınmasına rağmen yılbaşından bu yana yüzde 25, seçimden sonra yüzde 17 arttı.

Merkez Bankası faiz oranlarını artırarak faiz oranlarını düşürebilir mi? Geçmişte ‘aslan terbiyecisi’ uzmanlığıyla siyasi çıkarı kullanan liderler kimlerdi? Habertürk’ten Rahim Ak, 2006’dan bu yana TCMB liderlerinin faiz kararları ve bunların piyasalara etkisini bildirdi.

Durmuş Yılmaz, AK Parti’nin ilk atadığı TCMB Başkanı olmasının yanı sıra, siyasi çıkarı usta hamlelerle kullanan, dünyadaki başarılı Merkez Bankası Başkanları arasında da dikkat çekiyor.

18 Nisan 2006’da Merkez Bankası’nın başına geçen Durmuş Yılmaz, kademeli olarak politika faizini artırdı. Faiz oranlarında 13.25’te başlayan kurs 17.50’ye kadar sürdü. Dolar/TL de 1,77’den 1,17’ye geriledi. Enflasyon yüzde 10,6’dan tek haneye gerileyerek yüzde 7,1 oldu.

Mevduat ve tahvil faiz oranlarının kısa sürede yüzde 20’den yüzde 17’ye düşmesiyle Yılmaz’ın eli rahatladı. Uygun yer ve zamanı yakaladıktan sonra siyasi faiz oranı kademeli olarak yeniden 6,25’e indi. Bu süreçte enflasyon yüzde 4’e, piyasa faizi yüzde 8’e, dolar ise 1,51’e geriledi. Yılmaz bunları yaparken dünya ‘2008 Küresel Mali Krizi’ yaşıyor ve kriz dönemin Başbakanı Erdoğan’ın deyimiyle ‘teğet’ olarak üzerimizden geçiyordu.

Yılmaz’ın görev süresi doldu ve yerine yardımcılarından Fazilet Başçı geldi. Başçı faiz silahını bir kez çekti ama hedefi 12’yi vurmaktı.

Erdem Başçı, özellikle kur açısından tartışmalı ve zor bir insan olsa da faizde yılmadı. 2011 yılı başında göreve başlayan Başçı, Yılmaz’ın Ocak ayında yaptığı 25 baz puanlık indirimin ardından Ağustos ayında ilk faiz indirimini 50 baz puan yaptı. Siyasi faiz oranını iki yılda yüzde 6,25’ten yüzde 4,50’ye indirdi. 2013 yılı sonu ve 2014 yılı başında dolar kuru 2,14 TL seviyesini geçmiştir. Bu ortamda, PPK toplantısında faizin sabit tutulmasına karar verilmesiyle piyasalar karıştı. Başçı, bir hafta sonra olağanüstü bir gecelik PPK ile birdenbire faizi yüzde 10’a yükseltti ve piyasalara doğrudan müdahale ettiğini de duyurdu. Döviz kuru düşmemesine rağmen yükselmedi ve enflasyon yüzde 7,1’e geriledi. Başçı döneminde Türkiye’de 7-25 Aralık, Gezi Parkı Direnişi gibi süreçler yaşandı. Küresel konjonktürde, Fed’in başında görevdeki ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’ın yer aldığı, para musluklarının şahin adımlarıyla geri çevrilmesiyle birlikte, dünya para bolluğu dönemine veda etmeye başladı.

Başçı’ya “Daha kötüsü var” dedirten Başkan Murat Çetinkaya! Tüm siyasi gerilimleri yaşadı, ilgiyi fazlasıyla artırdı ve görevden alındı.

2016 yılında göreve başlayan Çetinkaya, nisan ayında göreve başladı. 15 Temmuz’da darbe girişimi oldu, ardından OHAL, sistem değişikliği referandumu ve 2018’de başkanlık sistemine geçiş yaşandı. Küresel kısım da ABD tahvil faizlerindeki yükselişle geçti.

Çetinkaya göreve geldiğinde kur 3 TL’ye yaklaşmıştı, dolarizasyona ve krediye dayalı büyüme de artıyordu. Faiz oranını ilk iki yılda kademeli ve sınırlı olarak artırdı. Ancak 2018 yılında dolar 5 liraya yaklaşınca sert bir şekilde yükselmeye başladı. Mayıs 2018’de 300 baz puan, Haziran’da ise 125 puanlık faiz artışıyla piyasalar sakinleşmedi. Temmuz ayında yaşanan Pastor Brunson Krizine sistem değişikliği ve küresel oynaklık da eklenince dolardaki yükseliş günler içinde 7 lirayı buldu. Eylül ayında faiz oranı 625 baz puan artarak yüzde 24 oldu. Görevden alındığında enflasyon yüzde 25’ten yüzde 15’e, dolar yüzde 5,7’ye düşmüştü.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, 6 Temmuz 2019’da Murat Çetinkaya’nın yerini Murat Uysal aldı. Uysal, TCMB Başkanı olarak son kararı olan faiz oranlarını yalnızca bir kez artırdı.

Murat Uysal, 14 PPK’ya başkanlık ederken toplam 1.375 baz puan faiz indirimine gitti. Uysal, göreve geldiği tarihten pandemi sürecine kadar geçen 8 ayda faiz, enflasyon ve kur sakinliğini korudu. Sonrasında 128 milyar dolar olarak literatüre geçecek süreçlerde ‘rezerv baskısı’ hissedilmezken, Uysal döneminde TCMB ‘iletişim’ silahını hakkıyla kullanmaya başladı. Ama her güzel şeyde olduğu gibi bu da bir ‘pandemi’ ile sona erdi. Döviz girişi durduruldu. İthalat devam etti, sermaye çıkışları ağırlaştı, pandemi politikaları devreye girdi. En temel insani güdülerle yatırım süreci başlatıldığında dolarizasyon ve güvenli liman algısı arttı. Finans mühendisliği bu dönemde kullanılmaya başlanırken Eylül 2020’de politika faizi 200 baz puan artırıldı. Ekim ayında atlanan MPK toplantısına Kasım ayında farklı bir başkan katıldı.

Naci Ağbal’ın ilk işi faiz cephanesini boşaltmak oldu! Bu görev süresini kısalttı.

Faizi aktif kullanan Ağbal, ilk PPK’da yüzde 10,25’ten yüzde 15’e çıkardığı faiz oranının yanında politikaları sadeleştirdi. Dolar/TL’de görülen yükseliş görevden alındığında 8,57’den 6,89’a geriledi. İkinci toplantısında 200 baz puanlık artışın ardından 2 ay bekleyen Ağbal, ‘şakkadanak’ 200 baz puanlık zammı artırarak faiz oranını yüzde 19’a kadar çıkardı. Ağbal’ın adı 5’inci PPK’nın ertesi günü Resmi Gazete’de yayımlansa da piyasa faizlerini de yönettiği görüldü. Bu durum, marketlerde hala ‘süt şaplak’ olarak görüldüğü için Hafize Gaye Erkan için yoğurda evrildi.

prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’nun yıldızı piyasalarla hiç barışmadı. Türk Ekonomi Modeli’nin değerli bir uygulayıcısı oldu. BDDK’nın başına geçen Kavcıoğlu’nun yeni atılımları da merakla bekleniyor.

Politika faizini yüzde 19’dan yüzde 8,5’e indirdi. Enflasyon göreve geldiği gün yüzde 14,97 iken 25 yıl sonra 2022 Ekim’inde yüzde 85’i aştı, görevden ayrıldığında ise yüzde 39,59’du. Dolar kuru göreve geldiğinde 7.20 TL iken 23.3 seviyelerinde bıraktı. Piyasada faizler hem kredide hem de mevduatta yüzde 40 seviyelerine ulaşırken, üretim, ihracat ve cari dengeye dayalı modelde üreticiler kredi bulmakta sorun yaşarken, dış ticaret ve cari açık rekor kırdı. Öte yandan, faiz indirimleriyle yükselen tahvil faizleri, BDDK’nın bankalara yönelik düzenlemesiyle ‘önemli ölçüde geriledi’. Tabloda en dikkat çekici kısım faiz oranlarının birbiriyle ilişkili olmaması olurken, TCMB’nin bu dönemde ‘iletişim’ aracını gerektiği kadar kullandığı ve etkisiz kaldığı görüldü.

İşte Merkez Bankası Liderlerinin faiz tablosu.

İlgiye gelince artık gözler Dr. Hafize Gaye’de Erkan’da olacak.

kemer-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu